I Shall Seal The Heavens - Bölüm 1550: Şeytan Hükümdarın Geri Dönüşü!
Bölüm 1550: Şeytan Hükümdarın Geri Dönüşü!
Meng Hao Dokuzuncu Denize baktı.
Onun Sekizinci Gök'te saklanması onu şaşırtmamıştı.
Dağ ve Deniz Savaşında Dokuzuncu Deniz hainlik yapmış ve Shui Dongliu'nun planını zor durumda bırakmıştı. Dağ ve Deniz Kelebeğinin kaçması daha da zorlaşmış ve aynı zamanda kelebekle birlikte kaçabilen gelişimcilerin sayısı da bu olay yüzünden hayli azalmıştı.
Dokuzuncu Denizin kritik anda ani ihaneti Dağ ve Deniz Alemi üzerinde devasa bir etki yaratmıştı.
O andan itibaren Dağ ve Deniz gelişimcileri o denize karşı derin bir nefretle dolmuştu.
Sonraki çağlarda dolan gelişimciler Dokuzuncu Denizin ihanetini dinlemişlerdi ama şimdiye kadar bu sadece bir hikaye olarak kalmıştı....
Fakat şimdi tüm 8. Gök kıtadan devasa bir denize dönüşmüştü.
Yavaş yavaş içinde bir yüz görünür oldu, etrafı sayısız deniz canavarıyla çevrili bir kadın yüzüydü.
"Dokuzuncu Deniz!" Ksitigarbha Yabancı Paragonlardan birine ölümcül bir darbe indirirken gürledi. Gözleri öldürme arzusuyla titreşti ve sesi gök gürültüsü gibi çınladı. Bir an sonra doğruca Dokuzuncu Denize doğru uçuyordu.
Meng Dede kafasını kaldırdı, gözleri geçmiş anılarla titreşiyordu. O da hızla Dokuzuncu Denize doğru uçmaya başladı.
Patrik Reliance normalde 8 kıtaya kafasıyla dalmayı planlıyordu. Ama şimdi onun deniz suyuna dönüştüğünü görünce gözleri kocaman açıldı ve kendini ilerlemek için hazırladı. Fakat ilerlemek yerine geri çekilmeye başladı. Garip şekilde ağzından çıkan kelimeler geri çekilmekle alakalı değildi.
"Öldürün! Öldürün! Lanet olsun! Önemsiz deniz! Patrik senden korkmuyor. Geber...." Fakat uzaklaşana kadar geri çekilmeye devam etti.
Kısa süre sonra Dokuzuncu Deniz'den gümbürtüler yükseldi ve sayısız deniz canavarı Dağ ve Deniz Alemi gelişimcilerine doğru uçtu. Şişko, Wang Youcai, Li Ling'er ve diğerlerine katılan Dağ ve Deniz gelişimcileri ışık ışınlarına dönüşerek savaşa doğru fırladılar.
Gümbürtüler Gök ve Yeri salladı. Dokuzuncu Denizin deniz canavarları gelişimciler tarafından biçilirken acı dolu feryatlar kopardı. Kısa süre sonra Dokuzuncu Deniz kan kırmızısına döndü.
Deniz küçülmeye başlarken 9. Gök'e bir yol açıldı ve bazı Dağ ve Deniz gelişimcileri bu yola girdi. Patrik Reliance'ın gözleri bir an düşünceyle doldu ve ardından o da 9. Gök'e doğru ilerledi.
Hemen bu bölgede bir savaş alanı oluştu.
Hemen 9. Gök'te dövüşler patlak vermişti. Kısa süre sonra 9. Gök yok edildi ve nihayet... ordu 10. Gök'e ilerledi!
Fakat hemen saldırmadılar. Bunun yerine zihinlerinde 10. Gök'te buluşmalarını söyleyen Meng Hao'ya baktılar.
Dağ ve Deniz Savaşının gazileri için Meng Hao'nun ismi kalplerine derince kazınmıştı. Sonraki dönemlerde doğan diğer gelişimciler için o hem bir yabancı hem de tuhaf şekilde tanıdık biriydi.
O bir yabancıydı çünkü onunla bizzat karşılaşmamıştı. Tanıdıktı çünkü Dağ ve Deniz kelebeğinde sayısız heykeli vardı. Dahası, onun yaptıkları hikaye olarak anlatıldığı için herkesin hafızasındaydı.
Meng Hao çok uzun zamandır Dağ ve Deniz Kelebeğinde tanrılaştırılmıştı!
Dağ ve Deniz gelişimcileri için onların tanrısıydı, Göklerin iradesiydi, Dağ ve Deniz Aleminin Lorduydu!
Neredeyse anında 10. Gök'e ulaşan gelişimciler Meng Hao'nun havada durduğunu gördüler ve tıpkı heykellerindeki gibiydi!
Hatta heykellerden daha görkemli ve gösterişliydi.
Fakat onun görünüşü en önemlisi değildi. Dağ ve Deniz Alemi gelişimcilerini asıl şok eden şey aniden damarlarındaki kanın aniden kabardığını hissetmeleriydi. Gelişim merkezleri yükseldi, adeta baktıkları kişi kan soylarının kaynağıydı!
Bu tarifsiz bir hissiyattı ve 10. Gök'e adım atan bütün gelişimcilerin ellerini kenetlemesine ve başını eğmesine neden oldu.
"Patrik Şeytan Hükümdar!!"
"Selamlar, yüce Şeytan Hükümdar!"
"Selamlar Patrik!"
"Şeytan Hükümdar!!"
"Patrik!!!" Dağ ve Deniz gelişimcilerinin heyecanlı bağırışları her yeri titretti.
Çevredeki Yabancılar bundan faydalanarak saldırmayı denediler ama daha Dağ ve Deniz gelişimcileri tarafından ele geçirilen bölgeye varamadan küle dönüştüler. Görünüşe göre orada sadece Dağlar ve Denizlerin insanları bulunabilirdi. Oraya girmeye çalışan başkaları hem ruh hem bedenen yok edilecekti!
Herkes Patrik, Şeytan Hükümdar'a bağırıyordu. Gelişimciler oraya geldikçe kafalarını kaldırdılar ve Meng Hao'nun görüntüsüyle sarsıldılar. Gözleri hırs, heves ve saygıyla alevlendi.
Saygın Meng Hao'nun hikayeleriyle yetişmiş olan gelişimciler onu gördüklerinde sadece saygıyla başlarını eğmediler, doğruca secde ettiler!
Onuncu Gök'e gelen gelişimcilerin sayısı arttıkça yer sallandı. Ama en çok duygulananlar Dağ ve Deniz Savaşında savaşmış olanlardı.
"Bu Meng Hao!"
"Meng Hao geri döndü!"
"O geri döndü, Şeytan Hükümdar Meng Hao!" Sesler mutlulukla doluydu ve neşeyle ağlıyorlardı. Yıllar önce Meng Hao Dağ ve Deniz Kelebeğini korumak için dövüşmüş, Ölümsüz Tanrı Kıtası ve İblis Alemi Kıtasının yolunu kesmişti. Bu, gelişimcilerin asla unutamayacakları bir şeydi.
Meng Hao aşağıdaki kalabalığın çığlıklarını dinledi ve gözyaşları gözlerinde birikti.
Sanki ailesiyle, çağlardır özlem duyduğu kişilerle yeniden buluşmuş gibi hissetti.
"Ben Meng Hao, ve... Geri döndüm!" Sesi yumuşaktı ama gök gürültüsü gibi yankılanarak tüm 10. Gök'ü vurdu. Bununla birlikte aşağı inmeye başladı.
Bu hareket bütün Yabancıların korkuyla titremesine ve acınası feryatlar koparmalarına neden oldu. Sanki sayısız dağ üstlerine iniyor gibi hissettiler.
Bu Meng Hao'nun baskısı, aurasıydı ve aşağı inerken kıtadaki Yabancılar... patladılar.
"Şeytan Hükümdar!"
"Şeytan Hükümdar!!"
"Şeytan Hükümdar!!!" Sayısız Dağ ve Deniz gelişimcisi onun yanına geldi ve saygı ve hırsla bağırdılar.
"Eve gidelim!" Meng Hao konuştu. Gelişimcilerin keyifli sesleri eşliğinde hep beraber aşağı indiler. Onların arkasında 10. Gök küle dönüştü!
O anda Dağ ve Deniz Kelebeğinin üzerinde kıta kalmamıştı. Sadece titreyen, küçülen bir deniz vardı.
Dağ ve Deniz gelişimcilerinin sesleri daha da yükseldi ve dört bir yana güçlü dalgalanmaların yayılmasına neden oldu. Dokuzuncu Denizi kuşatmış olan grup titreyerek Meng Hao'ya baktı.
Şişko gözle görülür biçimde sarsılıyordu ve Meng Hao'yu gördüğü anda kahkahalar ve çığlıklarla ona doğru fırladı. Bir an sonra doğrudan karşısında belirdi ve Meng Hao'yu kocaman kucakladı.
"Meng Hao, Meng Hao, Meng Hao... sonunda geri döndün. Seni öyle özledim ki hayal bile edemezsin! İki bin yıl. Düşünebiliyor musun? İnsanların çoğu senin öldüğünü düşündü ama ben düşünmedim. Ölmediğini biliyordum. Meng Hao, Meng Hao, Meng Hao...." Şişko öyle heyecanlıydı ki hem ağlayıp hem gülüyordu. İkili o kadar uzun bir dostluğa sahipti ki Meng Hao artık onun için ayrılmaz bir parça olmuştu.
Meng Hao da aynı heyecanla onun omuzuna vurdu.
Şişko'nun Taoist partnerleri ve çoluk çocuğu şaşkınlığa boğuldu. Patriklerinin bu hali onları tamamen şok etmişti. Hemen hepsi Meng Hao'nun önünde diz çöktüler.
Hızla yaklaşana başka bir figür daha ortaya çıktı. O... Meng Hao'nun ablası Fang Yu'ydu!
Artık yetişkin bir kadın gibi görünüyordu ve ağlayarak Meng Hao'nun önüne indi ve ardından onu kucakladı.
"Abla, geri döndüm...." Meng Hao yumuşak bir sesle konuştu. Uzaklardaki Wang Youcai'ye doğru baktı. Çağlardır Wang Youcai'nin yüzü sert bir ifadeyle kaplanmıştı ama şimdi heyecanlı bir sırıtış belirdi.
Meng Hao kendisine bakarak gülen Ksitigarbha'yı gördü. Ayrıca kendisine yanaklarında gözyaşlarıyla nazikçe bakan Meng Dede'yi gördü.
Li Ling'er de oradaydı, artık yaşlı bir kadındı. kalabalığın içindeki Zhixiang da yüzünde karmaşık bir ifadeyle geçmişi düşünüyordu. Fakat çoğunlukla mutlu ve heyecanlıydı.
Meng Hao'nun ablasının kocası Sun Hai vardı. Meng Hao'ya ilk tepkisi heyecanlanmak oldu ama sonra biraz korktu. Aynı zamanda gururlu hissetti. Ne de olsa Meng Hao'nun eniştesiydi....
Tanıdık yüzlerin arasında Ke Jiusi de vardı ve Meng Hao'ya sıcak bir gülümsemeyla bakıyordu. Meng Hao'nun şuan ne kadar güçlü olduğunun önemi yoktu, Ke Jiusi için o hala küçük kardeşiydi.
En sonunda Meng Hao aşağıdaki Dağ ve Deniz Kelebeğine baktı. Anne ve babasını gördü ve onların yanında duran karısı Xu Qing'e baktı. Bu noktada kalbi kalbi yıllardır olmayan bir sıcaklıkla doldu.
"Geri döndüm!"
Yorum yaparken lütfen aşağıdaki kurallara uyunuz.