I Shall Seal The Heavens - Bölüm 1555: Huzur ve Sakinlik
10. Kitap: Mavi Denizlerin Bereketli Arazilere Dönüşünü İzledim (Bu başlık Çincede, zamanla gerçekleşen çarpıcı değişikleri anlatan bir deyim.)
Bölüm 1555: Huzur ve Sakinlik
Meng Hao sağ elini uzattı ve görkemli Dağ ve Deniz Alemi küçülmeye başlayarak en sonunda avucuna oturacak boyuta geldi.
"Şeytan Hükümdar!" Bir anda Engin Genişlik Okulu gelişimcileri bağırmaya ve diz çökmeye başlamıştı. Meng Hao'nun böyle bir değerli hazine yaratmasını izlemek onları derinden etkilemişti.
"Şeytan Hükümdar!!"
"şeytan Hükümdar!!!"
Sadece onlar değildi. Dağ ve Deniz gelişimcileri de heyecanla bağırmaya başlayarak Şeytan Hükümdar isminin dinmeksizin yankılanmasına neden oldular.
Bu sırada Meng Hao Dağ ve Deniz Kelebeğine doğru döndü ve ebeveynlerine ve Xu Qing'e samimi bir bakış attı. Ardından oraya doğru adım attı.
Yavaş yavaş yaklaşarak Dağ ve Deniz Kelebeğinin üstüne geldi. İlk yaptığı şey anne ve babasına secde etmek oldu.
"Anne, baba, geri döndüm!" dedi gözlerinde yaşlarla. Fang Xiufeng titriyordu ve Meng Li ise hemen onu ayağa kaldırmak için ileri fırladı. Meng Hao tam birşeyler söylemeye hazırlanırken babası onu omuzlarından tuttu ve Xu Qing'in önüne doğru itti. Meng Li hemen kocasına baktı.
"Çok zorluklar yaşadı...." Fang Xiufeng yumuşak bir sesle konuştu.
Xu Qing'in yüzünde sıcak, samimi ve engin duygular barındıran bir gülümseme oluştu.
Uzun bir süre birbirlerine baktıktan sonra Meng Hao ileri yürüdü ve kollarıyla onu sıkıca sardı. Xu Qing'in yanaklarından mutluluk gözyaşları akıyordu.
"Geri döndüm...." Meng Hao onu hayatındaki en büyük lütuf gibi sıkıca tutuyordu. Binlerce yıl dengesiz olan kalbi nihayet sakinleşmişti. Chu Yuyan'ın onun için yapamayacağı bir şeydi. Anne ve babası dışında onu böyle hissettirebilecek tek kişi Xu Qing'di. O anda... huzurlu hissetti.
Diğer Dağ ve Deniz gelişimcileri de Meng Hao'nun arkasından kelebek dünyasına geldiler. Yukarıda artık 33 Gök yoktu. Yabancı ruhların çığlıklarıyla dolu, durmaksızın yanan bir alev denizi vardı.
Engin Genişlik Okulu ordusu ise dışarıda kamp kurmuş nöbette bekliyordu. Meng Hao'nun emri olmadan ayrılamaz yada onunla birlikte Dağ ve Deniz Kelebeğine gelemezlerdi.
Tüm yıldızlı gökyüzü şuan huzurlu ve sakindi.
Şuan Meng Hao'nun asırlardır yaşadığı en sakin ve aynı zamanda en mutlu zamanıydı. Nihayet ailesi ve Xu Qing ile zaman geçirebiliyordu. Dağ ve Deniz Kelebeğinin Kutsal Dağı'na geri döndüler ve orada Xu Qing o gittiğinde olup biten her şeyi anlattı. Zaman geçti ve Meng Hao mutluydu.
Dağ ve Deniz gelişimcilerini yada Engin Genişlik Okulu ordusunu Ölümsüz Tanrı Kıtası ve İblis Alemi'nin peşinden gitmeye zorlamadı. Onların kendisi için geleceklerini biliyordu. Bu yüzden onların gelmesini bekleyebileceğine karar vermişti.
Kutsal Dağ'da kalarak bütün ziyaretçileri reddetti ve sadece güneşin doğuşunun, batışının keyfini çıkardı. Ebeveynleri onu böyle görmekten memnundu.
Dağ ve Deniz Alemi gelişimcileri ise zamanlarını hazırlanmak için harcadı. Ne de olsa Meng Hao onlar için yeni bir ev yaratmıştı.
Taşınacak olan sadece gelişimciler değildi. Ölümlüler ve diğer hayat formlarıyla birlikte yeni Dağ ve Deniz Alemine gidecek miraslar.
Birkaç gün sonra Meng Hao Xu Qing'i Dağ ve Deniz Kebeğinde bir seyahate çıkardı. İlk durakları Meng Dede ve Meng Klanı oldu.
Meng Dede sayesinde Meng Klanı kelebek dünyasında oldukça ünlü ve görkemliydi. Onlarla birlikte Fang Klanı en yüksek pozisyondaydı.
Meng Hao Sekizinci Dağ ve Denizdeyken bizzat talimat verdiği ve rehberlik ettiği klan üyeleri şimdi klanın mihenk taşlarıydı.
Klan Meng Hao ile Xu Qing'in geldiğini duyunca büyük bir hareketlilik oldu. Büyük bir kutlama hazırlandı ve tüm klan Meng Hao'yu resmi olarak karşılamak için ortaya çıktı.
O ufukta göründüğü anda klanın bütün üyeleri başlarını eğdiler ve hep bir ağızdan bağırdılar.
"Selamlarımızı sunuyoruz, Şeytan Hükümdar ve Şeytan Kraliçe!" Sesleri yankılanırken kalabalıkta duran Meng Dede'nin yüzünde gülümseme vardı. Meng Hao Xu Qing ile birlikte hızla ileri atıldı. Şeytan Hükümdar statüsünü tamamen önemsemeden hiç tereddütsüz dedesinin önünde diz çöktü.
"Dede...." dedi yumuşak bir sesle. Xu Qing de dizlerinin üstüne çöktü, kalbi güm güm atıyordu. Bunun sebebi herkesin onlara başını eğiyor olması değil, onu Şeytan Kraliçe olarak çağırmalarıydı ve aynı zamanda ilk defa ebeveynleri dışında Meng Hao ile birlikte başka bir akrabasının önünde diz çöküyordu.
O yeni gelin gibiydi, kocasının akrabalarına ilk defa saygı sunarken gergindi.
Meng Dede içten bir kahkaha attı ve hemen onları ayağa kaldırdı. Xu Qing'e doğru baktıktan sonra Meng Hao'nun omuzuna vurdu.
"Bu kıza iyi bak," dedi sakince. "Seni binlerce yıl bekledi!" Meng Hao başıyla onayladı ve elini Xu Qing'in beline sardı. Xu Qing kızardı.
İkili, Meng Klanında günlerce kaldıktan sonra ayrılmaya hazırlandılar. O sırada Meng Dede bir şey söylemek istiyormuş gibi göründü ama en sonunda dilini tuttu. Meng Hao bunu görerek iç geçirdi.
"Dede," dedi. "İntikam tamamlanmadı. Ölümsüz Tanrı Kıtası ve İblis Alemi kısa sürede burada olacak. Ardından intikam tek hamlede alınacak."
Meng Hao daha sonra Xu Qing'i habis, yeraltı dünyasında bir yerde bulunan Ksitigarbha'nın tarikatına götürdü. Meng Hao geldiği anda oradaki bütün gelişimciler karmaşaya düşmüştü.
Tabii ki Ksitigarbha Xu Qing'in ustasıydı, bu yüzden bazı açılardan bu tarikat onun geleneksel gelin eviydi. Kocasının ustasıyla birlikte gezindiklerini görünce kalbi mutlulukla dolup taştı.
"Ne zaman burada olurlar?" Ksitigarbha sertçe sordu, belli ki İblis Alemi ve Ölümsüz Tanrı Kıtasından bahsediyordu. "Yüce Şeytan Hükümdar, bu düşmanlar hafife alınmamalı."
"Yakında," diye karşılık verdi Meng Hao. Gökyüzüne doğru baktı. "Fakat, o iki kıtaya dair bazı tahminlerim var. Haklı olup olmadığımı teyit etmenin tek yolu onları kendi gözlerimle görmem olacak."
Ksitigarbha başıyla onayladı ve ardından gözlerinde samimi bir ifadeyle Xu Qing'e baktı. Ardından tekrar Meng Hao'ya dönerek güldü. Hiçbir şey söylemese de yüzündeki ifadeden onların mutluluğunu istediği belliydi.
Ksitigarbha ile çok kalmadılar. Kısa süre sonra ayrılarak Ke Jiusi için Şeytan Ölümsüzü Tarikatı'na gittiler ve orada diğer yerlerde olduğu gibi coşkuyla karşılandılar. Zhixiang oradaydı ve Meng Hao ile Xu Qing'e karmaşık duygularla bakarak iç geçirdi.
Geçmişten ilk pişman oluşu değildi bu. Meng Hao ile yıllar önce ilk karşılaştığında titreşen romantik kıvılcımı harlamak adına hiçbir şey yapmadığı için pişmandı. O zaman kendini tamamen Şeytan Ölümsüzü Tarikatı ile ilgili planlarına adamıştı ve Meng Hao ile arasında herhangi bir şeyin olmasına asla olanak tanımamıştı.
Bunun yerine ondan ayrılmayı seçmiş ve bütün bağlarını koparmıştı.
Yıllar sonra Meng Hao'yu her gördüğünde karmaşık hisleri daima yaşamıştı. Özellikle onun Dağ ve Deniz Kelebeğini korumak için dövüştüğünü izlemek onun kalbini derin hislerle titreten bir şeydi.
Yorum yaparken lütfen aşağıdaki kurallara uyunuz.