I Shall Seal The Heavens - Bölüm 1572: İblis Kıtasıyla Savaş!
Bölüm 1572: İblis Kıtasıyla Savaş!
"Kesin olarak söylemek zor," dedi Choumen Tai gözlerinde anılar titreşirken. "Yüzde seksen ihtimalle Kainat'ın başka bir yerinden, benim duymadığım bir dünyadan gelmiş olabilir....
"Aslında ustamın tahminlerine göre yıldızlı gökyüzünün iradesinin kökeni Yücegök değil!
"Ustam, Tanrı ve Hayalet ile birlikte şuan gerçek formlarıyla Engin Genişlik'in yıldızlı gökyüzünün içinde kalamıyorlar. Hatta burayla bağlantıları neredeyse tamamen kesildi. Şuan sonsuz Kainat'ta dolanıyorlar, Aşkınlık'ın ötesinde bulunan yolda yürüyorlar.
"Senin de kaderinde o yolda yürümek var. Onlar... seni Kainat'ta bekliyorlar."
Choumen Tai'nin vücudu yavaş yavaş yok olurken Li Klanını da içine alan devasa bir burgaca dönüşüyordu.
Yıldızlı gökyüzü gürledi ve orada devasa bir yırtık oluştu. Ardından İblis Alemi kıtası sessizliğe büründü. Geriye kalan tek şey Choumen Tai'nin son sözlerinin yankılarıydı.
Choumen Tai'nin gidişinin ardından oluşan sessizlikte Engin Genişlik Okulu güçleri etraflarındaki oluşan çürümüşlüğe şaşkınlıkla baktılar. Neler olduğuyla ilgili tahminleri oluşmuştu ama hiçbir şey yapmadılar. Birer birer Meng Hao'ya doğru bakmaya başladılar.
Meng Hao gözlerini bir an kapattıktan sonra tekrar açtı. Gözleri baktığı kişinin ne düşündüğünü görebilecek kadar derin ve engindi. Etrafındaki İblis Alemi haraberlerine baktı, ardından iç geçirdi.
"Bitti," dedi yumuşak bir sesle. "Ölümsüz Tanrı ve İblis Alemi Kıtalarına karşı nefretim sona erdi. Sayısız yıldır yanan nefret ateşim çözüme ulaştı." O anda Meng Hao bu iki kıtaya karşı olan nefretinin 33 Gök'e karşı olan nefreti kadar şiddetli olmadığını fark etti.
Katliam ve kafa karışıklığıyla dolu bir yolda yürümüştü ve şuan Aşkın olmasına rağmen kalbi yorulmuştu.
"Ölümsüz Tanrı ve İblis Alemi ile düşmanlığım sona erdi ama gerçek dövüş henüz yaşanmadı!" Gözleri titreşerek yıldızlı gökyüzüne baktı. Kutsal duyusuyla çoktan yıldızlı gökyüzünde sayısız figürün kendisine doğru geldiğini tespit etmişti.
Bunlar türlü türlü canlı varlıktı ve Engin Genişlik'in iradesi kontrolüyle ona doğru geliyorlardı.
Artık Engin Genişlik'in iradesinin yada kendisinin hayatta kalacağı bir noktaya geldiklerini tamamen anlamıştı. Birisi ölecekti.
Yıldızlı gökyüzüne baktığı sırada İblis Alemi Kıtası sallanmaya başladı. Tıpkı Ölümsüz Tanrı Kıtası gibi, Engin Genişlik iradesinin aurasını yayan bir deve dönüştü.
Buradaki her yer kirlenmişti. Bu kıta gerçek İblis Alemi değildi; sadece Engin Genişlik iradesinin yaptığı bir kopyaydı.
Şiddetli gümbürtülerle birlikte kıta bir deve dönüşmüştü. Dağlar zirveleri derisinden çıkan dikenlere dönüştü. Dağ zincirleri ve nehirler ile denizler kan damarları oldu. Topraklar sallandı ve dağlar sarsıldı.
Şiddetli gümbürtülerle birlikte bir yüz ortaya çıktı. Kıtadaki iki deniz içine çökerek kara delik gibi gözlere dönüştü.
Ardından gözler açıldı.
Devasa bir kol belirdi ve yumruğunu sıkarak Meng Hao'ya doğru savurdu.
Sadece bununla kalmadı, bu noktada uzaklarda sayısız ışık ışını ortaya çıkmıştı. Dört bir yandan canice saldırılarla geliyorlardı.
Bu ışık ışınlarının içindeki varlıklar garip şeylerdi. Hepsinin tek benzerliği Engin Genişlik'in yıldızlı gökyüzüne ait yaşam formları olmalarıydı. Burada doğmuşlardı ve bu yüzden Engin Genişlik iradesinin emrine uymaktan başka şansları yoktu.
Eğer irade onların saldırmalarını ve Meng Hao ile etrafındaki her şeyi yok etmelerini isterse bu görevi yerine getirmek konusunda tereddüt etmeyeceklerdi.
Gümbürtülerle birlikte giderek yaklaştılar. Yaşlı kertenkele kükreyerek saldırı pozisyonuna geçti. Onun arkasından devasa kafa ve sonra Engin Genişlik Okulu gelişimcileri gitti. Şimdiye kadar yaşanan dövüşlerde öldürme arzuları azalmamıştı ve düşmanlara doğru akın ederken hiç tereddüt etmediler. Aniden vahşi savaşlar başladı.
Meng Hao etrafındaki her şeye,canlı varlık sürüsüne ve devin yumruğuna baktı, ardından gülmeye başladı.
"Engin Genişlik ve ben birlikte var olamayız. Bu yüzden... Engin Genişlik'i devireceğim!
"Yıkım olmadan yaratılış olmaz. Yücegök, eğer sen yıldızlı gökyüzü olabildiysen değiştirilebilirsin demektir. Ne Hayalet, ne İblis ne de Tanrı bunu başaramadı. Ama bu sefer... Ben başaracağım!" Meng Hao'nun gözleri güneş gibi parladı. Saldıran sürü tamamen şok ediciydi ama zihinlerindeki bir ses onlara ne pahasına olursa olsun katliam yapmalarını emrediyordu.
Tüm yıldızlı gökyüzü sarsılıyordu. Meng Hao döndü, yumruğunu sıkarak İblis Alemi devinin yumruğunu karşıladı.
Deve nazaran böcek kadardı. Yumruklar buluştuğunda muazzam bir gümbürtü yükseldi. Meng Hao'nun saçları biraz havalandı ve hafiften titredi. Fakat İblis Alemi Kıtası devi hemen sallanmaya ve ardından yıkılmaya başladı.
O geri çekilemeden Meng Hao ileri yürüdü ve kendini devin karnına doğru fırlatarak oraya ayağıyla vurdu. Örümcek ağı gibi çatlaklar yayıldı ve ikinci adımıyla devin dantianına geldi. Muazzam bir gümbürtü daha koptu. Ardından Meng Hao üçüncü, dördüncü ve beşinci adımını attı....
Her adımda devin vücudunu çiğnedi. Devin göğsüne geldiğinde beşinci adımdaydı. Dev gözle görülür biçimde sallanıyor, adeta bütün halde durmakta zorlanıyordu. Tam bu noktada Meng Hao altıncı adımını attı.
Bu adım devin alnına indi!
Çatırdama sesleri yankılandı ve daha fazla yırtık oluşurken devin alnından tüm vücuduna yayıldı. Dev karşılık vermek istercesine kükredi ama Meng Hao soğuk bir sesle homurdandı ve son adımını olan yedinci adımını attı.
Bu adım onu devin kafasının üstüne getirdi!
Son adım her şeyi ezip geçti!
Yorum yaparken lütfen aşağıdaki kurallara uyunuz.