I Shall Seal The Heavens - Bölüm 1582: ####
Bölüm 1582: ####
Devasa el adam ve dağa doğru kalktı.
Kişi ve dağ, Ölümsüz'ü oluşturuyordu. Meng Hao ise Aşkınlık gücüyle altı Nazarı bir yapmıştı. Ortaya çıkan sonuç bütün canlıları şok edecek bir güçtü. Bu güç tüm yıldızlı gökyüzünü yırtabilecek bir ele dönüştü.
Tüm bunlar bir yıldırım çakması süresinde olup bitmişti. Hatta Meng Hao'nun kendisi dışında Yücegök'ün klonu Ölümsüz'e dönüşürken neler olup bittiğini kimse net şekilde görememişti.
Tek görebildikleri devasa bir elin bir dağa doğru indiğiydi. O anda her yer çatırdayıp gürledi, yıldızlı gökyüzünde kaos oldu ve boşluk parçalandı. Çatırdama sesleri yıldızlı gökyüzünü doldurdu ve el ile dağın buluştuğu yerde oluşan yırtıklar adeta vahşi ejderhaların kükreyişi gibi dört bir yana yayıldı.
Engin Genişlik'in yıldızlı gökyüzü bir ayna gibi şuan sayısız parçaya kırılmıştı ve her an dağılabilirdi.
Bütün gelişimciler burun, ağız, göz ve kulaklarından kan geldiğini hissettiler. Hayallerini aşan bir korku ve hayretle daha da geriye çekildiler.
Şeytan Mühürleme Nazarı Ölümsüz ile buluştuğunda Engin Genişlik'in yıldızlı gökyüzünde meydana gelen en güçlü karşılaşmalardan biri olmuştu. Kulakları sağır eden bir gümbürtü koptu. Altı Nazar'dan oluşan devasa el parçalara dağıldı. Fakat onlar dağılmadan önce Meng Hao elini salladı ve onun tarafında doğru geri dönerek öfkeli bir kasırga oldular.
Bu kasırgayla Meng Hao'nun saçları dalgalandı ve gözlerinde garip bir ışıkla dağ ve adama baktı.
Şuan dağ şiddetle sarsılıyordu, yüzeyinde örümcek ağı gibi çatlaklar yayılmıştı. Gümbürtü sesleri yankılandı. Bu bir Ölümsüz dağdı ama daha fazla dayanamayacaktı. Yıkılmaya başladı ve bununla birlikte Yücegök'ün klonunun Ölümsüz versiyonu bir ağız dolusu kan tükürdü. Yüzünde delirmiş gibi bir ifadeyle sekiz adım geri çekildi.
"Meng Hao, daha hiçbir şey bitmedi!" diye haykırdı. Ardından çift elli bir büyü hareketi uygulayarak yıkılan Ölümsüz Dağın kalıntılarının kendisine doğru akmasına neden oldu. Göz açıp kapayıncaya kadar kalıntılar etrafını sardı ve onunla kaynaşmaya başladı!
Dağ mı adamı özümsüyor yoksa adam mı dağı özümsüyor söylemesi güçtü. Kaynaştılar ve dört bir yana benzersiz bir Ölümsüz Qi'si patlaması saçıldı. Şimdi Meng Hao'nun karşısında duran şey öncekinden tamamen farklıydı. O bir adamdı ve bir adam biçimine bürünmüştü ama aslında bir dağdı.
O, bir adam ve bir dağın kaynaşmasıydı. O gerçek... Ölümsüz'dü!
"Ezici güç!" diye kükredi. Bu dağ-adam kombinasyonu dönmeye başlayarak şiddetli ve ezici baskıyla Meng Hao'ya doğru fırladı. Bu sefer enerji öncekinden bile daha şiddetliydi. Bu sefer ivme daha hayret vericiydi!
O yaklaşırken Meng Hao'nun gözleri soğuk bir ışıkla titreşti. Dudaklarını yaladı ve ardından elini sallayarak etrafındaki kasırganın daha da hızlanmasına neden oldu. Ardından önünde bir... bıçak formuna dönüşmeye başladı!
Altı Nazar büyüsü... Şeytan Mühürleyicilerin Kılıcına dönüştü!
O rakipsiz bir keskinliğe sahipti ve şekillendiği anda Engin Genişlik yıldızlı gökyüzü içindeki diğer bütün büyülü ve kutsal silahların titremesine neden oldu. Bazı büyülü eşyalar çatladı ve dağılmaya başladı. Bu süvari kılıcı kesinlikle diğer tüm silahların tapacağı türdendi.
"Ölmek mi istiyorsun? Tamam sen bilirsin!" Gözlerinde öldürme arzusu titrelen Meng Hao harekete geçti, kılıcını kaparak vahşice Yücegök'ün klonuna doğru indirdi!
Bu varoluşun kubbesini sarsabilecek, yıldızlı gökyüzünü şok edecek bir darbeydi. Benzersiz, görkemli bir güçle doluydu.
GÜÜÜÜÜMMM!
O Meng Hao'nun şimdiye kadar vurduğu en güçlü darbeydi. Gelişim merkezi güç ile taştı ve Aşkın dünyevi vücut ve ruhu Tao'sunun Özü ile bütünleşti. Ata Alemine yarım adım uzaktaydı ve bu saldırısında hiçbir şeyi geride tutmuyordu.
Bıçak indi ve Yücegök'ün klonu elinden gelen her şeyi ortaya koyarak öfkeyle kükredi. Ölümsüz Qi'si kabardı ama bu altıncı dönüşüm ölümsüz vücuda sahip olmasına rağmen yine de Meng Hao'nun altı Şeytan Mühürleme Nazarı büyüsünün birleşimini karşı koyamayacaktı.
Bıçak indiğinde kör edici ışık parladı ve Meng Hao ile Yücegök birbirlerinden ters yöne savruldular. Meng Hao arkasına baktığında gözleri soğuk bir ışıkla parlarken Yücegök'ün klonu tamamen şok olmuş gibiydi. Başını eğip vücuduna baktığında gövdesinde geniş bir kesik olduğunu gördü. Daha bir şey diyemeden, vücudunun üst yarısı devrilerek ikiye ayrıldı.
Bir parçası Ölümsüz dağı şekillendiren kayalara dağılırken diğer parçası Ölümsüz'ün adan kısmında kaldı. Fakat bu kısım inanılmaz zayıftı ve hatta çürüme hissi yayıyordu. Meng Hao'ya baktığında ifadesi dehşetle doluydu ve geri çekilmeye başladı. Beklenmedik şekilde kaçmaya çalışıyordu.
Başka şansı yoktu. Zaten yapabileceği bütün dönüşümleri kullanmıştı, altı bu klonun güvenle kullanabileceği sınırdı. Gerçek formu daha fazla dönüşümle dövüşebilirdi.
O geri çekilirken Ölümsüz dağdan şekillenen dağılmış taşlar sanki onunla birlikte kaçmak istercesine ona doğru döne döne gitti.
Meng Hao'nun ifadesi her zamanki gibiydi fakat işin doğrusu bu savaş oldukça zorlu geçmişti. Yine de inanılmaz dövüşün ardından rakibinin kaçmasına izin verir miydi?
"Bu klonu bana gönderdiğine göre sanırım onu elimde tutabilirim!" dedi. Bununla birlikte uzandı ve ondan parlak kırmızı ışık fışkırdı. Şaşırtıcı şekilde... Kan Şeytanı Yüce Büyüsü'mnü serbest bırakıyordu!
Bir Aşkın gelişimci tarafından kullanılan Kan Şeytanı Yüce Büyüsü tamamen korkunç bir şeydi. Hatta o Kan Şeytanı'nın kendisinin bile kavrayamayacağı bir şeydi. Meng Hao anında kızıl bir denize dönüşerek Yücegök'ün klonunun peşine düştü ve ilk önce dağılmış Ölümsüz dağını kapladı.
Aniden Ölümsüz dağ yığını özümsenmeye başladı. Şok edici bir olayla... Meng Hao onu tamamen tüketti!
Bu Ölümsüz dağ parçaları daha öncesinde Ölümsüz'ün bir parçasıydı ve Yücegök'ün klonunun bir parçası olduğu da söylenebilirdi!
Bunlar onun en özündeki parçaydı ve şimdi Meng Hao'nun Kan Şeytanı Yüce Büyüsü tarafından özümsenmişti! Sonuç olarak Meng Hao'nun gelişim merkezi çarpıcı biçimde yükselmeye başladı!
Bölüm İsmi: Yücegök'ü Özümsemek!
Yorum yaparken lütfen aşağıdaki kurallara uyunuz.