I Shall Seal The Heavens - Bölüm 1547: Ölüm Suçlarınızı Temizlemeyecek!
Bölüm 1547: Ölüm Suçlarınızı Temizlemeyecek!
Meng Hao'nun parmağını sallamasıyla 14. Gök Yabancılarını bir titreme aldı. Elinden yayılan bir dalgalanma hemen Yabancı grubundaki en hızlı kişiye ulaştı.
O anda titremeye başladılar ve ardından aniden et ve kanları soyuldu. Bir an sonra dalga onları geçip gittiğinde iskelete dönüşmüşlerdi.
Et ve kanlarının soyulmasının getirdiği acı çığlıklar atmalarına neden oldu ama et ve kanları yok olduğunda seslerini iletme becerileri de gitmişti. Kısa süre sonra tek yapabildikleri ruhlarının içindeki acıyı yaşamaktı.
Meng Hao sakince ileri yürüdü ve dalgalanma yayılmaya devam ederek geçtiği bütün herkesi canlı canlı soyarak iskelete dönüştürdü.
Çatırdama sesleriyle birlikte ölmemiş olan iskeletler titremeye başladılar. Düştüklerinde kemik ve kül birikintisine dönüştüler. Fakat kafatasları bozulmadan kaldı ve içinde hapsolan ruhları tarifsiz acıyla çığlıklara boğuldu.
Engin Genişlik Okulu halkı tam anlamıyla şok olmuştu. Meng Hao adeta bir yeraltı dünyası ilahı gibi geçtiği yerde ev ve kanı yok ediyor ve geriye sadece iskelet bırakıyordu.
Tüm 14. Gök'ü geçtiğinde geriye tek bir Yabancının et ve kanı kalmamıştı. Hepsi de iskelet halinde yere dökülmüştü. Kafataslarının içinde kalan ruhları sadece kutsal duyu ile duyulabilen çığlıklar atıyordu.
Acılarını tarif etmek imkansızdı, hem canlı canlı soyulma hem de ruhlarının çarpılmasının verdiği acıydı. Vücutları onların öldüğünü söylüyordu ama acı onlara daha işlerinin bitmediğini hatırlatıyordu.
Meng Hao kıtaya baktı ve nefretinin birazı gözlerinde kayboldu. Yine de hala çok güçlüydü. Elini sallayarak bütün kafataslarının havalanmasına ve havada toplanmasına neden oldu. Her biri bir ruh içeren kafatası denizi oluşmuştu. Çığlıklar yalvarışlara karışmıştı. Meng Hao'ya kendilerini serbest bırakması için değil öldürmesi için yalvarıyorlardı.
"Ölmek kolay değil," dedi Meng Hao ve parmağını önüne doğru salladı. Kafataslarının yüzeyinde çatırtılarla beraber çatlaklar oluştu. Aniden yaşadıkları acı kat kat arttı.
Onlar çığlık atarken daha fazla çatırdama sesi geldi ve çatlaklar arttı.
Bir an sonra acı öyle şiddetlenmişti ki ruhlar kafatasının içinden kaçmak için kendini oradan oraya vuruyordu. Kendilerini öldürmeye çalışıyor ama beceremiyorlardı. Tek yaptıkları kafataslarına daha fazla çatlak eklemek ve acıyı daha da artırmaktı.
Meng Hao ağırdan aldı. Saatler sonra kafatasları küle dönüştü. Ruhların hissettikleri acı ölümden yada cehennemden daha öteydi. Çığlıkları Gök ve Yer'in kararmasına neden oldu. Aşağıdaki Yabancılar titrediler. Bazıları mental olarak yıkılsa da ölmeleri yasak olduğundan hayatta kaldılar.
Fakat ruhların kaderi daha tamamlanmamıştı. İşkenceden sonra yok olmadılar. Meng Hao elbise kolunu sallayarak onları sonsuz işkence yaşayacakları alev denizine gönderdi.
Bunun ardından meng Hao'nun gözlerindeki nefret biraz daha kaybolmuştu. Aşağı doğru uzandı ve elini kıtanın yüzeyine bastırarak 14. kıtayı parçaladı. Molozların yukarıdan yağmasıyla 13. Gök şiddetle sallandı. Dağlar yok olup nehirler kururken Yabancıların çığlıkları yankılandı.
Meng Hao havada durarak soğuk gözlerle aşağıdaki Yabancılara bakıyordu. Onlardan bazıları havalandı ve tam parmağını sallamaya hazırlanırken aşağıdan, 13. Gök'ten öfke ve yalvarışla dolu bir çan sesi yankılandı.
"Meng Hao!" Yaşlı bir adam benzeyen 8 Özlü bir Paragon havalandı. Meng Hao'ya baktı, ellerini kenetledi ve başını eğdi.
"Meng Hao, 33 Gök'e intikam almak için gelmen tamamen doğal ve haklı bir eylem. Yaptıklarımızı düşününce bizi yok etmek istemen doğru. Ama... neden herkese işkence ediyorsun? Sadece öldür!
Buradaki herkes Dağ ve Deniz Aleminin yıkımına katılmadı. Hiç savaş görmemiş masumlar da var. Yalvarıyorum, bize işkence et ama onları bağışla!" Adam titreyerek dizlerinin üstüne çöktü ve secde etti.
Diğer Yabancılar sessizliğe büründü. Bazıları acı duygularla diz çöktüler. Bu yalvarış dolu sahne Engin Genişlik Okulu gelişimcilerinin iç geçirmesine neden oldu.
Meng Hao sessizce yaşlı adama baktı. Gözlerini bir an kapattı ve tekrar açtığında ifadesi titreşti ve aşağıdaki topraklara baktı.
Bununla birlikte gözleri aniden kan çanağına döndü. Yabancıları dehşete düşüren bir adım atarak bir an sonra engin bir düzlükte ortaya çıktı.
Yabancı Paragon onun nerede olduğunu fark edince ürperdi ve aniden gerginliği tavan yaptı.
Meng Hao olduğu yerde elini salladı ve etrafındaki topraklar sallanmaya ve yıkılmaya başladı. Devasa bir gedik açılarak ortaya büyük bir havza çıktı. Görünüşe göre buranın engin bir genişlik olmasının nedeni gömülmüş olan sayısız iskeletti....
Bu iskeletler arasında çocuklara ait olanlar bile vardı. Kemiklerinde ısırık izleri görünüyordu ve ölmeden önce yaşadıkları hayal edilemez işkenceleri gözler önüne seriyordu.
Bu kemikler Yabancılara ait değildi. Onlar... Dağ ve Deniz Alemi insanlarınındı!
Dağ ve Deniz Alemi yok edildiğinde herkes Dağ ve Deniz Kelebeği'ne gidememişti. Birçoğu 33 Gök Yabancıları tarafından esir edilmişti.
Gelişimciler ve ölümlüler Yabancıların oyuncağı ve hatta yiyeceği olmuştu....
Burası, 13. Gök gerçekte bu tarz aktiviteler için kullanılan bir merkez haline getirilmişti. Bazı Yabancıların benzersiz eğilimlere sahipti. Bu yüzden ve en sonunda bir Paragon doğuracakları için çoğu Dağ ve Deniz Alemi gelişimcisi buraya getirilmiş ve burada Yabancılar arasında alıp satılan eşyadan başka bir şey olmamışlardı.
İskeletler arasında bazıları henüz altmış yıllık döngünün yarısından daha kısa süre önce ölenler bile vardı. Dahası, Meng Hao'nun kutsal duyusuna göre 33 Gök içinde yaşayan hiçbir Dağ ve Deniz Alemi gelişimcisi kalmamıştı. Belli ki son iki bin yılda yavaş yavaş katledilmişler ve en sonunda bu devasa mezarlığa gömülmüşlerdi.
Burası devasa bir ceset çukuruydu.
Daha önce yıkılan Göklerden hiçbirinde böyle bir yer yoktu. Meng Hao derin çukura baktı ve ardından gözlerindeki öldürme arzusu daha da şiddetlendi. Bir anda daha önceki yöntemlerinin merhametli kaldığını hissetti.
Döndü, ardından elini uzattı ve kıtaya doğrulttu. Dalga oluşmadı. Bunun yerine doğal kanun değişti ve aynı anda kutsal duyusunu 13. Gök'ün Yabancılarının zihinlerine gönderdi.
"Size bir şans vereceğim. Hiç Dağ ve Deniz Alemi gelişimcisi öldürmemiş olanlar hızlı bir ölüm yaşayacaklar. Ayrıca ruhunuz alev denizine atılmayacak.
"Kaderinize hafızanız karar verecek!" Bu sözler ağzından çıktığında Gök ve Yer titredi. 13. Gök Yabancıları sarsılmaya başladı ve zihinlerinde, hafızalarında sayısız görüntü yükselirken gözleri karardı.
Dağ ve Deniz Alemi yıkıldığında ve sonrasında meydana gelenler hatırlandı. Aniden geçmişte öldürdükleri bütün Dağ ve Deniz Alemi gelişimcileri hayata döndü ve onlara doğru nefret ve cani arzularla saldırdılar.
Yabancılar karşılık vermek istedi ama hareket edemediklerini fark ettiler. Geçmişte öldürdükleri gelişimciler şimdi zihinlerinde onlara saldırıyordu.
Yabancıların ağızlarından acı çığlıklar çınladı.
33 Gök'teki bütün canlı varlıklar Yabancılarıdı. Fakat onların doğma biçimleri gelişimcilerden farklıydı. En kısa hamilelik süresi altmış yıllık döngünün yarısı kadar, en uzunu ise bir yüz yıl kadardı.
Bu yüzden Dağ ve Deniz Alemi savaşından sonra doğan Yabancılar dövüşe katılmamış ve masum olarak görünseler de yine de birçok Dağ ve Deniz gelişimcisinin sadistçe öldürülüşüne katılmışlardı.
Meng Hao Yabancılara soğukça bakarken kafalarından siyah dumanlar yükselmeye başladı ve bu dumanın yoğunluğu yıllar boyunca kaç Dağ ve Deniz gelişimcisi öldürdüklerine bağlı olarak değişiyordu. Kıtaya genel olarak baktığında kafasından duman yükselmeyen tek bir kişi bile bulamadı!
"Ölüm suçlarınızı temizlemeyecek!" Bununla birlikte elini salladı.
Yorum yaparken lütfen aşağıdaki kurallara uyunuz.