I Shall Seal The Heavens - Bölüm 1610: Anne ve Baba İçin Yeni Bir Hayat
Bölüm 1610: Anne ve Baba İçin Yeni Bir Hayat
Yıldızlı gökyüzünün belli bir yerinde bulunan bir gezegende vardı burayı dikkatli incelersen Dağ ve Deniz Aleminden Güney Gök gezegenini andırdığını görebilirdin.
Meng Hao ve Xu Qing bu gezegene geldiklerinde Meng Hao'yu hafif bir titreme aldı. Gelişim merkezini düşününce dünyada onu mental olarak sarsabilecek çok az şey vardı. Bu gezegen farklıydı. Burası çok önemliydi.
Burası anne ve babasının reenkarne oldukları yerdi.
Dağ ve Deniz Kelebeğine dönüşmüşlerdi ve Dağ ve Deniz Alemi gelişimcilerinin bütün yükünü taşımışlardı. Sayısız devir boyunca uyumuşlar ve ardından lanetin kırılmasıyla birlikte reenkarnasyon döngüsüne girmişlerdi. Onların Meng Hao sevgisi asla sarsılmazdı.
Bu tamamen fedakar bir sevgi türüydü....
Gezegenin bir kıtasında geniş bir nehrin aktığı bir şehir bulunuyordu. Bu şehirde birçok insan yaşıyordu ve aynı zamanda ülkenin büyük bir ana yolunda olduğundan iş hareketliliğiyle doluydu.
Şehri seslerle kaynıyordu, özellikle şehrin kuzeydoğusunda bir yerde, diğer binaların üstünde yedi katlı bir pagoda yükseliyordu. Pagodanın önündeki halka açık meydan heyecanla kaynayan insanlarla doluydu. Keyifli ve neşeli kahkahalar havaya yükseldi.
Şehrin dört bir yanından genç insanlar beklenti ve heyecanla meydana akın ediyordu.
"Duydun mu? Büyük hayırsever Meng kızlarından birini bugün evlendiriyormuş!"
"Kızın gerçek bir güzel olduğunu duydum! Prens bile onunla evlenmek istemiş! Ama Meng Klanı lideri, Meng Bancheng onun teklifini reddetmiş."
"Büyük Hayırsever Meng adeta tüm imparatorluk kadar zengin biri! İstediği zaman Yasaklı Saray'a bile gidebilir. Hala burada yaşamasının tek nedeni atasal evinden kopmak istememesi...."
"Hadi, acele edin! Onların nişan töreni planı biraz saçma geliyor ama şaka değil! Her şey kadere bağlı, aile arka planına değil. İpek topunu kim yakalarsa Meng Klanı'nın damadı olacak!"
Herkes mutlak bir karmaşa içindeydi. Hatta yedi katlı pagodanın dışında birçok prens, dük ve ölümlü krallıktan ünlü bilginler yerlerini almış ve pagodaya bakarak gergin bir bekleyiş içindeydi.
Atmosfer heyecan kasırgasıyla dolmuştu. Yedi katlı pagodanın tepesinde yüzü bir peçeyle örtülü ve yüzünü net bir şekilde görmek imkansız olan genç bir kadın duruyordu. Fakat uzaktan bakınca bile onun görkemli bir güzelliğe sahip olduğunu söylemek zor değildi.
Derin su birikintisi gibi gözleri vardı ama aşağıdaki kalabalığa baktığında yavaş yavaş bakışları boş bir hal aldı. Neden böyle hissettiğini bilmiyordu ama aşağıda birisinin, son derece önemli birisinin kendisini beklediğinden emindi. Bir nedenden ötürü onun önceki hayatındaki kocası olduğunu hissetti.
Önceki hayatında ikisi bir kelebek olmuşlardı ve reenkarnasyon döngüsüne girdikten sonra birbirlerini beklemeye başlamışlardı.
Tam bu noktada pagodadan bir ses süzüldü. Bu ses Meng Bancheng'in sesiydi.
"Kızımın eşi aile arka planı yada statüye göre değil kadere göre seçilecek.
"İpek top atılacak ve onu yakalayan kişi kızımın kocası olacak." Meng Bancheng'in sesi yaşlılıkla doluydu ve sözleri biraz gönülsüzce çıkmıştı. Bu nişan yöntemi ona biraz saçma gelmiş ve en başta bu fikri reddetmişti. Fakat kızı inatla ısrar etmişti.
Sözleri havada yankılandığı anda aşağıdaki kalabalıktan heyecan dalgası yükseldi.
Kalabalıktan çok uzak olmayan bir noktada çırağını tembelliği yüzünden azarlamakta olan bir bilgin geçiyordu. Onların planı aslında şehirden ayrılmaktı ama çırağı yüzünden at arabasını kaçırmışlardı ve şuan gece için kalacak yer bulmaları gerekiyordu.
İlk başta bilgin, nişan için toplanan kalabalığı fark etmemişti bile ama sonra aniden yüzüne bir rüzgar dalgası vurdu ve gözleri hafiften aydınlandı. Kafasını kaldırdı ve ilk gördüğü şey pagodanın üzerinde güneş ışığıyla süslenmiş, kendisine bakan genç bir kadındı. Bakışları buluştu.
Bu, her şeye direnecek bir bakıştı....
Adeta geçmiş hayattan bir esinti gibiydi....
Ruhu hareketlendirecek türdendi....
Sanki geçmiş bir cisimleşimden geliyordu....
Bilgin, adeta uzun bir kuleyi andıran belirsiz bir görüntü gördü. Orada, genç kadının yanında duruyordu.
Kendisinin ve genç kadının yıldızlı gökyüzünde dalgalanan bir kelebek olduğu belirsiz bir görüntüydü bu.
Gördüğü şey, kaç hayat geçerse geçsin ikisinin yaşlandıkları, birlikte gülümsedikleri, daima birbirlerinin yanında olduklarıydı....
Reenkarnasyona girerken birbirlerine sarıldıkları belirsiz bir görüntü gördü.
Bütün o karmaşa ve gürültü sakin bir sessizliğe büründü ve bilgin aniden artık bu dünyanın bir parçası olmaktan çıkmış gibi hissetti. Yüzü kalbinin derinliklerine işlenmiş olan o genç kadından başka hiçbir şey yoktu.
Bilgin titredi.
Sadece o değildi. Pagodanın tepesindeki genç kadın da bilginle göz göze geldiği anda titredi. Ardından gözleri benzersiz bir parlamayla ışıldadı.
Kadının içindeki ses onun bu tür bir nişan töreni talep etmesinin, hayatında yaptığı bütün seçimlerin sebebiydi ve birisini bekliyordu, o kişi... bu bilgindi!
Kadın gülümsedi ve ipek topunu bütün gücüyle attı.
Güzel, rengarenk ipek topu adeta bir ışık hüzmesine dönüşerek havada süzüldü....
Meng Hao ve Xu Qing kalabalığın içinde durmuş izliyorlardı. Meng Hao'nun yüzünde bir gülümseme belirdi ve kalbi sakinleşti. Genç kadın tabii ki annesi, bilgin ise babasıydı.
Karşılarında gerçekleşen sahne kalbini sevinçle doldurdu. Ama sonra ipek topu inmeye başladığında kalabalıktaki soğuk ifadeli bir gelişimcinin topu manipüle ederek kendisine doğru çektiğini gördü.
Tabii ki bu gelişimcinin kimi kızdırdığından haberi yoktu....
Meng Hao'nun ifadesi sertleşti. Meng Hao'nun gözünde bir gelişimcinin böyle bir şey yapması öldürmek ve katletmekten daha aciz bir şeydi. Parmağını salladı ve ipek topu doğruca bilgine doğru devam etti. Bir an sonra onun kollarına indi.
Bilgin şaşkın bir halde topu kavradı ve ardından kafasını kaldırarak pagodanın üstündeki kadına baktı. Yüzünde utangaç bir gülümseme beliren kadın hızla kafasını öne eğdi ve pagodaya geri döndü.
Aynı zamanda Meng Klanı'ndan hizmetçiler dışarı aktı ve genç bilginin etrafında toplanarak saygıyla başlarını eğdiler. Sıkkın ve kıskanç bakışlar altında bilgin pagodaya gitti. Yakında Meng Klanı'nın damadı, klanın kızlarından birinin kocası olacaktı.
Meng Hao'nun ifadesi daha da yumuşadı. Birkaç gün sonra bilgin ve genç kadın evlendiler. Evlilik töreni tüm şehri neşeye boğan büyük bir kutlamaydı.
Meng Hao ve Xu Qing de katıldı.
Kendi ebeveynlerinin evlilik törenine katılmak garip bir duyguydu ama mutlu bir şeydi aynı zamanda. Meng Hao ve Xu Qing onlara evlilik hediyesi olarak bir tomar hazırladılar.
Onun üzerinde yazan şey, "Bütün hayatlarınızda sonsuz mutluluklar...."
Yorum yaparken lütfen aşağıdaki kurallara uyunuz.